Genel Başkan Sn. Oya UYSAL’ ın Konuşması

Öncelikle bugün, 35 yıllık gönüllü hareketimizin kutlamasında sizlerle birlikte olmaktan ve yıldönümümüzü hep birlikte kutlamaktan mutluluk duyuyorum.

Günümüzde “değişim”den çok bahsediliyor ama niteliğine değinilmiyor. Ayrıca bugün sürdürülebilirlikten de bahsediliyor ama nasıl olabileceği pek konuşulmuyor. Kısaca bu iki kavramı nasıl anladığımızı ifade etmek isterim.

Hangi değişim?

Savaşların niteliğinin değişimi mi? Teknolojinin yayılması, paranın el değiştirmesi, modanın değişmesi, iklimin değişmesi mi? Örnekleri daha da çoğaltabilirsiniz. Aslında dikey olması gerekirken yatay olarak gerçekleşen bugünün “değişim hareketi” insanlarda umutsuzluk yaratmıştır.  Günümüz insanı kurumlara güvenemez olmuş, iyiye ve güzele doğru değişimin mümkün olmadığı inancını kanıksamışdır. Kimi, değişim için bireysel ve kısa soluklu hareket etmeyi, kimi de “anı yaşa” diyerek geleceğe ilişkin herhangi bir yatırımda bulunmamayı seçmiştir. Aktiffelsefe, ülkemizin ve dünyanın pozitif değişimine katkıda bulunmaktadır.

Gelecek bizim çabalarımız olmadan ileriye ve yukarıya gitmeyecektir. Doğada da kendiliğinden ileriye hareketi göremeyiz. Kendi haline bırakıldığında, her şey, aşağıya doğru, yok olmaya mahkumdur. Öyle ya, bir bahçe düşünün, ekerseniz bağ, ekmezseniz dağ olur.  Çaba gösterdiğiniz kadar verim alabilirsiniz. Biz Aktiffelsefeliler, geleceğin gönüllülerin ellerinde şekilleneceğine inanıyor, bu yüzden de gönüllü olarak hizmet ediyoruz. İhtiyacı olanlara yardım etmek için özgür irademizi kullanıyoruz.

Bizler, faaliyetlerimizi modaya uymak, bunalımdan kurtulmak, çevremizden onay almak ya da prestij kazanmak için gerçekleştirmiyoruz.  Biz, faaliyetlerimizin özgün ve felsefi içerikli olması ve insana-doğaya fayda sağlaması için çaba gösteriyoruz. Bunun için, birine yardım etmenin kendinden bir şey vermek olduğunu, yapılan işe kendini tamamen vermek olduğunu; yardımın her zaman maddi olması gerekmediğini, maddi yardım veya yapmak istediğimiz yardım hakkında pratik ve somut bilgilere gereksinim olduğunu fark etmek gerekir. Yani, evini kaybetmiş birine bir ev nasıl yapılır bilmediğimiz sürece çok zor yardım edebiliriz. Aynı şekilde, insana yardım etmek için önce insan hakkında bilgiye sahip olmak şarttır. Hayata yeni adımlar önermek, dinginliğe ve huzura sahip olmak ancak kendi doğaları hakkında bilgili olanlar tarafından gerçekleştirilebilir. Hepimiz ama hepimiz ihtiyacı olanlara yardım için bir şeylere sahibiz.  Yeter ki empati yapalım, yapay değil gerçek bir ilişki kuralım ve yardım etmenin neşeyle hizmet etmek olduğunu hatırlayalım. Sizleri de geleceğin dünyasını şekillendirmekte görev almak üzere gönüllüler dünyasına davet ediyoruz. Bizimkisi alçakgönüllü bir şeklide “bir yöntem” sunmaktadır.

Diğer kavram; sürdürülebilirlik. Gönüllülerimizin sürdürülebirliğini nasıl sağladığımız bizlere çok sık sorulan bir sorudur. Birazdan lansmanını yapacağımız kitapta daha detaylı yazdım, kısaca bu soruya 3 adımdan oluşan bir yanıt verelim:

İlki; ortak hedef, yani DAHA İYİ BİR DÜNYA DAHA İYİ BİR TÜRKİYE

İkincisi; sürekli eğitim ki sürekli Yaşam için Pratik Felsefe Seminerleri veriyoruz ve

Üçüncüsü Uyum içinde birlikte yaşam ki bunu da Nezaketi-Erdemleri temel alarak yapıyoruz.

Birlikte yaşam mümkün, Aktiffelsefe, aynı zamanda dünyaya bu birlikte yaşamın da imkanlarını yöntemini uygulamalı olarak göstermektedir.

Sonuç olarak, Aktiffelsefe hepimizin aradığı pozitif değişimin adıdır.

Teşekkür ederim.

FELSEFİ GÖNÜLLÜLÜKTE OTUZ BEŞİNCİ YILIMIZ:

“İNSAN KÖPRÜDÜR”

‘Bilgeliğe duyulan aşk’ anlamına gelen ‘felsefe’ (philosophia), kendi isminin anlamından yola çıkarak oluşturmuş olduğu gelenek ile tarih boyunca insanlığın yüksek değerlerini kuşaktan kuşağa aktarmıştır.

Bilgeliği arayan insan; hem köprü inşa etmiş hem de köprünün kendisi olmuştur. Değerli olanı korumuş ve geleceğe aktarmıştır.

Felsefi gelenekler ve ekoller, üstünden insanların daha ‘iyiye’ geçme imkânı bulduğu birer köprü haline gelmiştir:

Köprünün sağlamlığı, sahip olduğu temel yapı taşlarından; değerlerden ileri gelir.

Bu değerlerin özü cesaretten, diğerkâmlıktan, cömertlikten ve fedakârlıktan oluşur.

Bilgeliği arayan ve ona ulaşmaya çalışan idealist kişiler ise köprüyü oluşturan bu sağlam taşların harcıdır.

Değerlerin bir yola, sağlam bir köprüye dönüşebilmesi harcın sağlam olmasına bağlıdır.

Hayatın insan için hiçbir zaman aynı seviyede kalamayacağı gerçeğinin idraki köprüyü inşa etmenin zaruri olduğunu gösterir.

Bilgeliğin çağrısına kulak veren kişi böyle bir yolda ilerlemek ister ki, nezaket ve uyum yolun daha güzel; neşeli ve sağlıklı yürünebilmesini sağlar. Bu yolda bir şeyin ‘neden’ yapıldığından sonra ‘nasıl’ yapıldığı da önemlidir: Felsefe; mekanik ve ezbere bir katılığı değil, zeki ve sanatsal bir varoluş yeteneğini doğurur. Bilgelik her zaman güçlü bir esneklik sunar; çünkü aşırı katı yapılar kırılır, güçsüz yapılar ise üzerindeki ağırlığı taşıyamayıp yıkılır.

Bilgelik yoluna çıkmış kişi, eleştirmeyi ve şikâyet etmeyi bir kenara bırakıp sorumluluğu üzerine alan; aynı zamanda edinimlerini başkalarına yararlanmaları için karşılıksız olarak sunan güçlü ve nazik kişidir. Bu ilkesel özellikler aynı zamanda gelişmiş toplumların özünü oluşturur.

Gelişmişliğin; değerli fikirlerin ve eylemlerin çoğalabilmesi için aktarılması gerekir.

Otuz beş yıldır bu bilinçle hareket eden Aktiffelsefe Kültür Derneği, tarihin süzgecinden geçmiş değerli fikirlerin geleceğe aktarıldığı, topluma faydalı sosyal kampanyaları ile yalnızca düşünmenin değil ‘yaşamanın’ da aktarıldığı bir kurum olmuştur: Felsefeyi, gönüllülük bilinci ile hem teorik hem de pratik olarak sunan bir köprü olmayı vazife edinmiştir.

Otuz beşinci yılımızı kutlamanın şerefini yaşarken, bu köprüyü oluşturan ve bu yapının var olmasına katkı sunan geçmişten geleceğe tüm gönüllülerimize, bizi destekleyen dostlarımıza ve bizimle işbirliği yapan tüm kişi, kurum ve kuruluşlara bir kez daha teşekkür ederiz.

Bilgelikle dolu zamanlara…